rnBir Kütüphane önünde durarak ekrana bakıp konuşanlar; Önüne aldığı bir metni şerh ederek yorum yapanlar; Yazdığı kitabı imzalarken okuru ile poz verenler; bir karar verirken bir metne atıf yapanlar.... İnsan ve "Yazı" etkileşimi ve ilişkisi sanırım Devlet kavramından sonra en güçlü "Yönetme aracı" özelliğini korudu.rnrnÖzellikle Müslüman coğrafyanın özetini "Metin medeniyeti" diye yorumlasak abartmış olmayız. Özellikle medya-sosyal medya marifetiyle günümüzde önüne aldığı bir Tefsir veya Hadis metni üzerinden tarihe, topluma,devlete, kıyamete seslenen, kükreyen, itham eden, kategorize eden, hedef gösteren bir sıra "Tipoloji" kendini "metinler hakimi" olarak tavsif ederek sunuyor. Çünkü "Din=Metin" metodu bu topraklarda devlet kadar "gelenekli" bir güce sahip. Bu güce yine metin(ler) üzerinden cevap yetiştirenlerin geldiği final aynı: Metin krallığırnrnModern zamanlar işte bu krallıkları yakıp yıkıyor. Öyleki artık "metinle buluşmalar" insanı geçmişe götürüyor ancak geri getirmiyor. Hayatı her yönüyle metinler üzerinden yönetmeyi deneyenler insanı yaşadığı çağa yabancılaştırmak dışında bir final üretmiyor. İnsanı metne sığdırmak isteyenler ise topluluklar tarafından "Hocaefendi" diye payalendirilse bile kurulan ilişkiler kendini metinlerde öldürmekle sonuçlanıyor. Metinler insanın göbeğini kesen değil; insanın hayatla bağını kesen keskinlikte sadece kanatıyor. Öyle ki; Kur'an metni bile bu süreçte herkesin yaptığını meşrulaştıran rolü aşamıyor.rnrnHayatın her sorusuna ve teklifine metne bakarak cevap veren kültür; hayat metne sığmayınca; metindeki hayat yaşanılan zamana uymayınca tek çözüm buluyor: Tekfir (Kafir ithamı kültürü)rnrn2023 KUŞAĞI
FACEBOOK YORUMLAR