ZARLAR YENİDEN ATILDI.
Editör: Ülke Postası Haber Sitesi
05 Şubat 2025 - 23:33
ZARLAR YENİDEN ATILDI
SURİYE NOTLARI
Yazan Mustafa DÖNMEZ
Suriye’nin parçalanması Türkiye’nin dış siyasetini dar bir çerçeveye oturttu. Suriye’nin iç dinamikleri Suriye’nin geleceğinde dikkate alınması gereken önemde olmasına rağmen planlama, Türkiye-ABD’nin hangi seçenekte buluşacağına bağlı görünüyor.
1- ABD; Türkiye’nin İsrail- S.Arabistan ile birlikte hareket ederek bölgenin şekillenmesinde müttefik olmasını,
2-Türkiye’nin PKK türevleriyle uzlaşmasını istiyor.
Birinci seçenek İran’ın parçalanmasında İsrail ve S.Arabistanla ortak hareket etmeyi,
İkinci seçenek, Türkiye’nin Anayasasında değişikliği dayatıyor.
Türkiye birinci seçeneği seçer ise ABD, PKK ve türevlerini Irak ve Suriye coğrafyasında gözden çıkarabilir.
Oyunun başlama düdüğü hangi seçeneğin Türkiye tarafından kabul edileceğine bağlıdır.
Üçüncü bir seçenek Türkiye’nin diğer seçeneklerden bağımsız hareket etmesidir. Türkiye’nin ne geçmiş ABD bağımlı politika uygulamaları ne dağınık iç cephesi ne de kırılgan ekonomisi buna müsait değildir. AB’de bu seçeneğin karşısındadır.
ABD ve İsrail’in istediği seçenek birinci seçenektir. Kabul görmez ise ikinci seçenek üzerinde ısrarcı olacaktır.
AMERİKANIN BÜLBÜLLERİ
ABD’nin Türkiye’de kontrol altında tuttuğu medya ve sivil toplum kuruluşları üzerinde mutlak hakimiyeti vardır. Nihai ABD-Çin hesaplaşmasında Ortadoğu’nun dizaynı önemlidir. Türkiye’nin ikna edilmesi gerekiyor. 1 Mart 2003 tezkeresinde olduğu gibi 4 Mart 2010 oylamasında ABD’nin Türkiye’nin seçimlerine aktif ve açıktan müdahalesi gözler önüne serilmiştir.
FETÖ’nün TSK içinde faaliyetlerinin önünün açılmasını, Yüksek Askerî Şûradaki ihraç kararlarına yargı denetimi getirilmesi, Askerlerin ağır cezalık suçlarda sivil mahkemelerde yargılanması kararları ile TSK’nin kritik görev personelinin Ergenekon ve türevi kumpas davalarıyla tasfiye edilmesi bu oylama sonucu ile mümkün olabilmiştir. Ermeni soykırım yasalarını kabul eden ABD bu kararı sevinçle karşılamıştır. Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi, Yunanistan, Almanya, İsveç ve İran kutlama mesajları göndermişlerdir. Bu oylamada Türkiye genelinde; Tunceli (en yüksek) Antalya, İzmir, Muğla, Hatay, Eskişehir, Edirne, Kırklareli, Denizli, Çanakkale, Manisa, Bilecik, Aydın, Artvin, Balıkesir, Adana illeri ‘Hayır’ oyu verirken, Bingöl (en yüksek), Ağrı, Hakkâri, Diyarbakır, Bitlis, Elâzığ, Siirt, Batman, Erzurum, Muş, Konya, Bayburt, Gümüşhane, Ş.Urfa, G.Antep, K.Maraş, Samsun, Şırnak, Sivas, Yozgat, Van gibi illerimiz yüksek oranda ‘Evet’ oyu vermişlerdir.
Bu oylama sonucunda, Türk düşmanlığı ile bilinen Avrupa Parlamentosu Başkanı Jerzy Buzek memnuniyetini açıkladıktan sonra konuşmasını şöyle bitirmişti; ‘Daha fazla ve derin reformların, etnik azınlıklara genişçe danışılarak hayata geçirilmesi gerekir’
SORULAR ANLAMANIN EŞİĞİDİR
Bugün ABD başkanı Trump’ın İsrail ve Filistinliler hakkındaki insan aklını hafife alan konuşması, dünyanın tek elden hangi ideoloji ile yönetileceğini açıkladı. Kabiller (Yahudiler), Habilleri (Filistinlileri) öldürünce kim zafer kazanmış olacak? Hangi isyan sonrası iddiadan dolayı galebe çalmış olacaklar? Dünyanın en zenginleri ve siyasi olarak yönetenler neden hep Yahudi’dir? Veya bize söyledikleri hikâyede; Masonluk, Tek amacı ‘bilim, çağdaşlık, ifade özgürlüğü’ ise neden kendini gizlemek gereği duymuştur? İsrail’in kurulduğundan itibaren bu kadar hukuksuzluklarına rağmen Amerika, BM’de neden şimdiye kadar İsrail aleyhine alınan kararları veto etmiştir?
Hz.İsa öğretisinde (Yuhanna’da) Ferisiler (Yahudiler) için ‘İblis ’in çocukları’ diyor. İsa döneminde neden Yahudiler için, uzak durulması gereken öğretileri var diyor? Bugün nasıl oluyor da Hiristiyanlar Gazze soykırımında Yahudilerle birleşiyorlar? Asıl sorulması gereken ise Protestanlık neden ortaya çıkarılmıştır?
Thomas Jefferson, Amerika Birleşik Devletleri'nin üçüncü başkanı. (1801-1809 tarihleri arasında başkanlık görevini sürdürdü) ‘‘Tanrı İsrailoğullarına nasıl tarih boyunca rehberlik ettiyse, Amerika’nın kurucularına da öyle rehberlik etmiştir.’’ Demişti.
Tarihçiler tarihi olayları sadece görünen liderler ve olaylarla verirler. Olayların arkasında ki asıl sebepleri görmezden gelerek nedensellik ilkesini atlarlar. Çok azı kenarında dolaşır. Bu kadar derin ve köklü nedenleri doğuran realitenin insanlıktan gizlenmesi gerekiyor? Gizli örgütlerin ve kontrol edilen liderlerin, bu derin birbirine kenetlenmiş ilişkileri açığa çıkarılamıyor. Çıkarmaya çalışan, ufuk genişliği olan insanlar komplocu veya paranoyak diye itham ediliyor. Akademik unvanlara, ödüllere ve maaşlara boğulan, ellerinde bulunan Medya’da her gerçeği istedikleri gibi eğip bükebiliyorlar. Baş edemediklerinin sonu ise, ya ‘zindan’ ya ‘ölüm’
Aklınızın, yüreğinizin almadığı her konuya bu gözle bakın ki, şeytani bir dünya düzeninin hakim olduğu günümüzde kimin eli, kimin cebinde. Kim kimlerle, perde arkasında hep birlikte.
FACEBOOK YORUMLAR