Zengin, Kültürlü ve Mutsuz Güzel: Bağdat.

Zengin, Kültürlü ve Mutsuz Güzel: Bağdat.
28 Aralık 2024 - 22:06
Zengin, Kültürlü ve Mutsuz Güzel: Bağdat
   Irak Başbakanlığına bağlı Beytül Hikma (Bilgelik Evi) adlı Bilim, Entelektüel ve Kültür Kurumunun davetlisi olarak Bağdat’a gittim. Beytül Hikma, Abbasî Halifesi Harun Reşid tarafından 786 yılında kurulmuş. Binaları da kampüsü de, etkileyici-büyüleyici mimarisi ile dimdik ayaktadır.
İslam’ın Altın Çağı ve Yükselişinde Beytül Hikma’nın Rolü başlıklı Uluslararası Konferansa katıldık… Doç. Dr. Yıldız Sadettin Beyefendi ile hazırladığımız bildirinin başlığı “İslam’ın Altın Çağının Dinamikleri, Beytül Hikma ve Modern Uygarlığın Temel Unsurları” şeklinde belirlenmişti.
Abbasiler, 8.yüzyıldan 13.yüzyıla ,1258 yılındaki Moğol istilasına değin bilim, sanat ve edebiyatı esas alan uygarlığı yaratıp yaşatmışlar, dünyayı bilimle, kültürle etkilemişlerdir. Ömer Bin Abdülaziz, Mansur, Harün Reşid, Ma’mün, Abdurrahman, I. Hakem , Melihşah , Salahaddin Eyyübi bölge medeniyetine başlıca yön veren liderlerdir. Aslında dünya tarihi demek liderler tarihi demektir. Tarih komutanları, sultanları, şahları, padişahları, cumhur başbakanlarını anlatır. Savaşta, barışta, başarıda liderlerin izi vardır. Özcümle tarihin anlattığı her şey liderler ekseninde anlatılır. Başrol oyuncusu liderlerdir. Öylese slogan da motto da şudur: “Dünya Tarihi Liderler Tarihidir, Liderlerin Anlatımıdır.” Abbasîlerde böyledir, Selçuklu ’da böyledir, Osmanlı’da böyledir, İslamiyet’in doğuşu ve yayılmasında böyledir, Roma’da böyledir, Cumhuriyeti’nde böyledir. Felaketlerin, trajedilerin arka planında ya da ön planında da liderler vardır…
Abbasiler döneminde Mansür, Harün Reşid, Mamun devrimlere ve yeniliklere imza koymuşlar. Şam yerine; konumu, ticaret yolu, İpek yolu olması hasebiyle Abbasilerin başkenti Bağdat kabul görmüş. Bağdat bu stratejik konumuyla zenginliğin kaynağı olmuştur.
Abbasilerin kurup hayat verdiği Beytül Hikma kurumu başlangıçta ya da misyon olarak çeviriler alanında hizmet vermiştir. Yunan klasiklerinin çevirileri Arapçaya kazandırılmıştır. Süryaniler önemli roller üstlenmişler. Beytül Hikma akademik kadro istihdamında toplumsal çoğulculuktan yararlanmıştır. Hristiyanlar, Türkler ve Araplar liyakat esası ile istihdam edilmişler. Burada Çin ve Hint eserleri de çevrilmiş. Tıpta, matematikte, edebiyatta, inşaatta, mimaride, çeviride İslam Dünyasını lider konumuna getiren çalışmalara Beytül Hikma’da imzası atılmıştır. İslam uygarlığının mottosu Harun Reşid, Beytül Hikma da yapılan çalışmaları muhteşem tespiti ile şu şekilde ifade etmiştir: “Alimin mürekkebi, şehidin kanından daha mübarektir.”
Abbasiler döneminde bilim adamı olmak statüsü yüksek bir meslektir, iyi ücret ödenmektedir, çoğulcu yapıda liyakat esaslı istihdam vardır, büyük projelerde bilim adamlarına anlamlı ödemeler yapılmıştır, danışmanlar alimlerden oluşmuştur. Geliştirilen projeler, tüccarlar ve liderler tarafından finansal olarak desteklenirdi. Kalkınmanın, iyi yönetimin dinamosu; bilim, sanat, edebiyat ve matematikti. Abbasiler döneminde inşa edilen binalar bakım-onarımla hala ayaktadırlar, ayakta kalmasının dinamiği, mimarı tasarım, mühendislik matematiğidir. Beytül Hikma’nın felsefesinin merkezinde bilim vardır. Bu nedenle bilim ve yaşam, bilim ve ticaret, bilim ve toplumsal meseleler, çağının getirdiği bilgi gücünü merkez alarak entelektüel etkileşimli sağlamıştır. Bilim her zaman olduğu gibi insanlığın sorunlarını çözmek, yenilikler üretmek, nitelikli yaşam için eserler ortaya çıkarmak için var olmuştur. Beytül Hikma’yı yöneten ilkeler bugün de geçerlidir, inceleyip modern yönetime anlayışına ve özellikle kamu yönetimine kazandırmalıyız.
Beytül Hikma insanlığın yaşama dair ders alacağı büyük bir kampüstür. Beytül Hikma; gelişimi, işlevleri, üstlendiği misyonlar, fen, sağlık, sosyal ve sanat alanlarındaki çalışmalar göz önüne alındığında dünyanın ilk üniversitesi yargısına varmak yanlış olmaz. Zira Beytül Hikma da eğitim de, araştırma da, kamu hizmeti de vardır. Dünyanın ilk üniversitesi 1088 de kurulan İtalyan Bologna Üniversitesi olarak bilinmektedir. Halbuki Beytül Hikma 786 yılında, Bologna Üniversitesinden yaklaşık 300 yıl önce kurulmuştur. Dolayısıyla bir sonraki konferansta Yıldız Sadettin Hocayla ikonumuz şudur: “Dünyanın İlk Üniversitesi Beytül Hikma (786) Bağdat’tadır… Medeniyetimizin yaydığı bilim ışığının bilindik öğretilerin aksine bölgemizden yayılmasının farkına varmak bizi heyecanlandırdı. Şimdiden çalışmalara başladık, amacımız medeniyetimizin bilime büyük katkılarını kanıtlamak ve kanıtlayacağız…
Dr. Rıza Musavi başkanlığında oluşan konferans ekibi büyük bir başarıya imza attı. Dr.Rıza Musavi’ye “Beytül Hikma Universitesi” kurulmalı diye söz ettim 0lumlu baktı. Bu konferansın diğer bir önemli ayrıntısı da bizatihi Başbakan Muhammed Şiya Es-Sudani tarafından desteklenip himaye edilmesidir. Bu bir başlangıçtır. Beytül Hikma’nın mirasını gelecek kuşaklara taşıyacak Üniversitenin kurulması gereklidir. Beytül Hikma’nın kuruluşundaki tarihi misyonlar, kurulacak yeni devlet üniversitesine taşınarak 13 asır evvelin muhteşem yöntemi uygulanmalı ve geçmiş medeniyetimizin ihtişamı dünya hafızasına kazınmalıdır.
Konferansta İran, Irak, İtalya ve Türkiyeden (Bendeniz) bilim adamları vardı. Beytül Hikma’yı anlayabilmek ve anlatabilmek için uluslararası niteliğini geliştirmeliyiz.
Sunumumuzda Doç. Dr. Yıldız Hoca ile (Arapça’ya simültane çeviri yaptı aynı zamanda) Abbasi uygarlığının ve Beytül Hikma’nın genel özelliklerine yer vererek yeni uygarlığın unsurlarının ekonomi, demokrasi ve kültür olduğunu vurguladık. Irak’ın, özelde İslam Dünyasının genelde bu ölçütlere göre coğrafyada yeni uygarlığı inşa etmeye başlaması gerekir, geçmiş buna uygundur.
İktidara gelen gitmeyi bilirse, yerine gelmek isteyen yasal olmayan yollara başvurmayacaktır. Çağımız demokrasisinde iktidara seçimle gelip seçimle gidilmelidir. Hükümran ve onların yakın çevresi değil halk zengin olmalıdır. İktidara gelenlerin sloganı şu olmalıdır: “Ben değil halk zengin olacak”…
 Aslında mevcut iktidar başarılı gidiyor, umarım devamı gelir ve halkın zenginliği yeniden tesis edilir. Özellikle toplumun dinamiğini oluşturan STK’lar güçlenmeli, eğitim yaygınlaşmalıdır.
Eski binaların, tarihi eserlerin mimarisi fevkaladedir, tarihin yorduğu yapılar biraz yıpranmışlar. Toplumsal anlamda kültürün yaşaması ve ekonomik alanda ise Turizm için, muhteşem maziye saygı için bakım-onarım şarttır. Binalar yenileri dışında çok katlı değildir. Yollar çift yönlüdür. Trafik biraz yoğun, toplu ulaşımda sıkıntılar var, gereksiz korna çalma hastalığı Bağdat’ta şaşırtıcı değil, şoförler sanki biraz sinirli.
Bir çok kentte olduğu gibi Elâzığ’da doğan ve Türkiye’de geçtiği şehirlerin kültürünü Irak’a taşıyan Dicle Nehri Bağdat’ı ikiye bölmüş diyebiliriz. 
Bağdat’ın altı da yüzeyi de zenginliklerle dolu. Altında malum petrol olsa da, asıl üstünde ürettiği muhteşem değerlerle kültürel zenginliği hissediyorsunuz. Tarihe meydan okuyup günümüze gelen eserleri görüpte etkilenmemek mümkün değil. Camiler, okullar, mimari olarak güçlü yapılar, çarşılar bütün muhteşemliğiyle ayakta. Müzeler eskiyi yaşatan mumya heykelleriyle dolu. Tek parçadan oyma sanatıyla yapılan ahşap resimler, canlandırmalar fevkaladedir. Beytül Hikma’dan, Dr.Kıyas Beyle gittiğimiz İmam Kazım Camii büyüleyicidir. İmam Ali ve 12 İmamın yaşamlarının dönüm noktalarını resmeden eşsiz portrelerini inceleyip yaşamı yeniden gözden geçirecek şekilde sarsılmamak elde değil. Ziyaretçiler görsellere ellerini ve yüzlerini sürerek dua ve korunma ritüellerini gerçekleştiriyorlar… İmam Kazım Camii Kampüsündeki saat kulesi de çok dehşetlidir. Gece ışıkları kulenin görkemini ortaya çıkarıyor… Yapılardaki çini ve seramik, altın, ahşap detaylar eserleri paha biçilmez kılan türden. Kutsal yerlere ve değerlere azami değer verilmiştir. Aynı özen diğer turistik değerlere de verilmelidir.
İmam Kazım Camiinde ve olduğu yerleşkede unutulmaz acılar da resmedilmiş. Acıların da genetikleşip insanlıkla beraber sonsuzluğa yürümesi temin edilmiş oluyor.
Değerler, doğa, kültür ve inanç turizmi derken “Acıların Turizm’ini” de turizm ve ekonomi uğraşısına armağan edelim. Bu vesile, genetik acılar ve acıların turizmi kavramlarını da bilime ve sosyal hayata armağan ettiğimi düşünüyorum. Bir sosyal bilimci olarak Genetik bilimine de fiziksel, kültürel genlerden sonra genetik acılar kavramını hediye etmiş oldum… İyi işlenir ise Kerbela acıların turizminin zirvesi olacağına eminim..
Bir günümüzü, sayın Doç. Dr. Yıldız Hoca ve sayın eşleri Nefi Beyle tarihi değerleri görmeye ayırdık. Mumya heykeller fevkaladeydi. Bağdat sosyal yaşamını canlandırıp yansıtan müzede kahve falına bakan genç-bekar kızları, çay partilerini, hamam ritüelini, berberde tıraş ritüeli, eski çarşılarda alış-verişi sembolize eden dua seremonilerini, çay ritüelini, sofraları anlatan mumya heykeller eskiyi zaman tünelinden alıp getirmiş gibiydi. Müzede çok ilginç bir söze rastladım: “Bağdat’ta yaşayıp ölen insanlar, aslında bir cennetten bir başka cennete gitmiş olurlar.” Söyleyen Abu Amru Ibn Al-Ala’a’dır…
Bakım-onarım gereklidir. Değerler Envanterini çıkarıp değerler turizmini devreye alacak olan Irak ve Irak halkı petrolden daha çok gelir elde eder kanaatindeyim. Turizmin her türü mevcut… Kanımca sosyolojik kesim sakinleşmelidir. Farklı olan düşman değildir. Çoğulculuk gereklidir ve zenginliktir. Birbirini yok etme kültürü bırakılmalıdır, acılar saygıyla anılmalı ama kin olmamalıdır. Irak’ta herkese yetecek kadar refah unsurları vardır. Asıl yapılması gerekenler İslam’ın yükselişi, Abbasiler, Beytül Hikma ve İslam peygamberi Hz. Muhammed’in insanlığa esin kaynağı olmasıdır. Yüce Peygamberimizin Medine ve Mekke Göçü bölgeye nizam sağlamış, yönetimi uygar bir noktaya getirmiş ve İslam’ın, İslam Medeniyetinin yükselişinin öncüsü ve lideri olmuştur. Tarihimizde önemli örnek alınacak liderler de dönemler de mevcuttur…
Yeni bir uygarlık miladı başlatarak yeniden görkemli günlere doğru yürüyebiliriz. Zenginlikte yoksulluk olmamalı-varlık içinde yokluk olmamalı manasında, yaşanan trajedilerin yaraları sarılmalı, çoğulcu yapı kabul edilmeli, mutsuz insanlara ve Bağdat’ın güzelliğine mutluluk gelmelidir. Başlığı bu nedenle bu şekilde seçtim: Zengin, Kültürlü ve Fakat Mutsuz Güzel: Bağdat
  Halkın mutluluğu ve zenginliği için yer altında da, üstünde de değerler vardır. Gerekli olan, değerleri maddi zenginliğe dönüştürecek yönetim politikaları, yeni bir vizyon geliştirmektir. Bilim esas alınmalıdır. Konferans Başkanı sayın Dr. Rıza Es-Musavi’yi  4. Örgütlerin Yönetimi Uluslararası Kongresine Beytül Hikma’yı anlatması için davet ettim. Aksilik olmazsa aramızda göreceğiz…
Doç. Dr. Yıldız Hocayla Türkmen Ocağını ziyaret ettik. Türkmen kültürünü yaşatıyorlar, oldukça kapsamlı kütüphaneleri var. Bağdat Üniversitesinden emekli bir Türkmen Profesör, Dr. Siham Zengi koordine ediyor. Kamu Yönetiminden emekli Ocak Başkanı Tahsin Hüseyin Dedeoğlu, zamanını Ocakta geçiriyor, her Türkmen’in sorunlarıyla birebir ilgileniyor. Türkmen Ocağı da Bağdat gibi; umutlu ve fakat geçmişin acılarını içtenlikle hissediyorlar… Duvarlarda Atatürk’ün güzel sözü asılı-yazılı: “Ne Mutlu Türküm Diyene…” Yanı sıra Türkmen Başkanlarının, hayatını kaybeden şehit Türkmen liderlerinin resimleri de var. Bunlar hüzünlü bir hava veriyor Ocağa… Velhasıl genetik acılar Türkmen Ocağında da canlı… Ayrıca Türkmen Ocağı ile ilgili ayrı bir yazı yazacağım…
Gezi gününün sonunda Doç. Dr. Yıldız Sadettin ve değerli Eşi Nefi Bey akşam yemeğine davet ettiler, 3 oğlu da katıldı… Mükemmel Bağdat yemekleri ikram edildi. Mehmet, Abdül Rahman ve Yusuf yüksek öğretimlidirler. Daha doğrusu Mehmet İnşaat Mühendisi, Abdul Rahman Veterinerlik okuyor, en küçük Yusuf mimarlık okuyacak. Öğretim üyesi olarak görev aldığım Arel Üniversitesi mimarlık bölümünün çok nitelikli olduğunu söyledim,  Yusuf’a bizde öğrenci olmasını önerdim, gelecek sanırım.. Çocuklar oldukça kültürlü, Anne-Babaya saygılılar… Türklük duyguları-bilinçleri yüksek. 3 kuşak üniversiteli bir aile, dolayısıyla üç kardeşimiz de entelektüel birey olacaktır… Spor da aramızda bağ oluşmasını sağlamış. Hoş olanı İstanbul kulüplerini destekliyorlar… Ben Milli Takımı destekliyorum deyince, tebessüm ettiler…
Bağdat Üniversitesi Diller Bölümünden Öğretim görevlisi Rabee A. Saleh Hoca ile entelektüel sohbet ettik ve beni havaalanına kadar uğurladı. Bütün içtenliğimle teşekkür ediyorum. Bizim kongrede Yıldız Hocayla birlikte görev yapacaklar…
Dört günlük Bağdat ziyareti anlamlıydı. Tanıştığımız hocalarla teması sürdüreceğiz. Türkiye’de ve Irak’ta etkinliklerde buluşacağız. Beni davet eden dostlara teşekkürler.

Prof. Dr. Ali Akdemir
Arel Üniversitesi Öğretim Üyesi
 
Wealthy, Cultural, and Joyless Beauty: Bagdad
Prof. Dr. Ali Akdemir, Arel University  Academic Staff
[email protected]
 
I went to Baghdad at the invitation of the Science, Intellectuality and Culture Institution called Baytul Hikma (House of Wisdom), affiliated with the Iraqi Prime Ministry. It was founded by the Abbasid Caliph Harun Rashid in 786. Its buildings, campus and impressive-fascinating architecture are still standing.
We attended the International Conference titled The Role of Baytul Hikma in the Golden Age of Islam and its Rise… The title of the paper we prepared with Associate Professor Yıldız Sadettin was determined as Dynamics of the Golden Age of Islam, Baytul Hikma and the Basic Elements of Modern Civilization.
The Abbasids created and sustained the civilization based on science, art and literature from the 8th century to the 13th century until the Mongol invasion in 1258, and influenced the world with science and culture. Ömer Bin Abdulaziz, Mansur, Harün Reşid, Ma’mün, Abdurrahman I, I. Hakem, Melihşah, Salahaddin Eyyübi are the main directions In fact, world history means the history of leaders. History tells about commanders, sultans, shahs, sultans, prime ministers. There are leaders in war, peace, success and civilization. In short, everything that history tells is told on the axis of leaders. Leaders are the leading players. So, The slogan and motto is: “World History is the History of Leaders, It is an expression.” It is like this in the Abbasids, like this in the Seljuks, like this in the Ottoman Empire, like this in the birth and spread of Islam, like this in Rome, like this in the Republic of Turkey. There are leaders in the background or in the foreground of disasters and tragedies…
During the Abbasid period, Mansur, Harün Rashid and Mamun made revolutions and innovations. Baghdad became the capital due to its location instead of Damascus, trade route and Silk Road. Baghdad became the source of wealth with this strategic location.
Beytül Hikma Institution, which was founded and founded by the Abbasids, initially or as a mission, served in the field of translations. Translations of Greek classics were engraved in Arabic. Assyrians played important roles. Beytül Hikma benefited from social pluralism in the employment of academic staff. Christians, Turks and Arabs were employed based on merit. Chinese and Indian works. Also translated. In medicine, mathematics the works that brought the Islamic World to a leading position in literature, construction, architecture and translation were carried out in Beytül Hikma. The motto of the Islamic civilization was expressed by Harun Rashid as follows: “The ink of the scholar is more blessed than the blood of the martyr.”
During the Abbasid period, being a scientist was a profession with a high status, good wages were paid, there was employment in a pluralistic structure, meaningful payments were made to scientists in large projects, consultants were scholars. The developed projects were financially supported by merchants and leaders. The dynamo of development and good governance was science and art. , literature and mathematics. The buildings built during the Abbasid period are still standing with maintenance and repair, the dynamics of their survival are Architecture is design, engineering is mathematics. Science and life, science and commerce, science and social issues have gone interactively. Science has existed to solve the problems of humanity, to make innovations and to create works for a qualified life. The principles that govern Baytul Hikma are still valid today, they can be examined and adapted to modern management. We must bring it into public administration.
Beytül Hikma is like a campus, it is a large campus. Considering the development of Beytül Hikma, its functions, the missions undertaken, and the studies in the fields of science, health, social and arts, we can conclude that Beytül Hikma is the first university in the world. Because there is also education, research and public service. The world’s first university, the Italian University of Bologna, is known to have been founded in 1088. However, Beytül Hikma was founded 300 years ago in 786. Therefore, our topic in the next conference with Yıldız Sadettin Hoca is as follows: “The World’s First University is in Baghdad: Beytül Hikma”… We have already started working, we will prove it…
The conference team formed under the chairmanship of Dr. Reza Mousavi achieved great success. I told Dr. Reza Mousavi that Baytul Hikma University should be established. He looked positively. In addition, this conference was supported and patronized by the Prime Minister Muhammad Shia Es-Sudani himself. By turning this into an opportunity, Baytul Hikma University was established. It is necessary to establish a University that will carry the legacy of Hikma to future generations. The historical missions in the establishment of Baytul Hikma should be transferred to the new state university to be established.
There were Iranian, Iraqi, Italian and Turkish (myself) scientists at the conference. We must improve its international quality.
In our presentation, together with Assoc. Prof. Yıldız (He also simultaneously translated our presentation into Arabic) described general characteristics of Abbasid Civilization and Baith al Hikmah while stressing that economy, democracy and culture were the main ingredients of civilization. Iraq, and the Islamic World in particular, should start building a new civilization in the region according to these criteria, the past is suitable for this.
If those who come to power know how to leave, those who want to replace them will not resort to illegal means, they should come to power through elections and leave with elections. The people should be rich, not the rulers and their close circle. The slogan of those who come to power should be: “The people will be rich, not me.” In fact, the current government is doing well, I hope it will continue and the wealth of the people will be re-established. NGOs should be strengthened and education should be expanded.
The architecture of old buildings and historical monuments is extraordinary, they are a little worn out, the structures are tired of history. Repair and maintenance is a must for tourism and respect for the old. Buildings are not multi-storey except the new ones. Roads are two-way. Traffic is a bit heavy, there are problems in public transportation, unnecessary honking disease. There are also in Baghdad, the drivers are angry.
The Tigris River divides Baghdad into two, like many other cities.
Both the surface and the ground of Baghdad are full of riches. There is known oil underneath. In fact, it is rich with values above it. Naturally, civilizations have defied history and created works that have survived to the present day. Mosques, schools, architecturally strong structures and bazaars are still standing in all their magnificence. Museums are home to mummy statues that keep the past alive. Wooden paintings and animations made with the art of carving from a single piece are extraordinary. From Beytül Hikma to Imam Kazım Mosque, which we went to with Dr. Kıyas, is fascinating. The unique portraits of Imam Ali and the 12 Imams and the visuals depicting the turning points of their lives are unique. Visitors perform prayer and protection rituals by applying their hands and faces to the visuals… The clock tower in the Imam Kazım Mosque Campus is also very scary. The night lights are magnificent. offers the tower… The tile, ceramic, gold and wooden details in the works and structures. They are of a type that makes them priceless. Maximum value has been given to sacred places and values. The same attention should be given to other touristic values.
Unforgettable pains are depicted in the Imam Kazim Mosque and the campus where it is located, ensuring that the pains become genetic and walk with humanity to eternity.
While we are talking about values, nature, culture and belief tourism, let’s present the Tourism of Pains to the tourism and economic endeavor. On this occasion, I have presented the concepts of genetic suffering and tourism of suffering to science and social life. After physical and cultural genes, genetic sufferings are also referred to as genetic science. As a social scientist, I have presented the concept as a gift… I am sure that Karbala will be the pinnacle of tourism of suffering..
We spent one day to see the historical values with Mr. Associate Professor Yıldız and their esteemed wife Nefi Bey. The mummy statues were extraordinary. In the museum, which revives and reflects the social life of Baghdad, you can see young single girls telling their coffee fortunes, tea parties, bath ritual, shaving ritual at the barbershop, shopping in the old bazaars. Symbolizing giving, prayer ceremonies, tea ritual, tables Mummy statues seem to have brought the past back from a time tunnel. I came across a very interesting saying in the museum: “People who live and die in Baghdad actually go from one heaven to another.”
Maintenance and repair are required. I believe that Iraq and the Iraqi people, who will take the Values Inventory and put values tourism into action, will earn more income from oil. All types of tourism are available… In my opinion, the sociological sector should calm down, those who are different are not enemies, pluralism is necessary and wealth as well. The culture of destroying each other should be abandoned. Suffering should be remembered with respect but grudges should be left behind, there are enough elements of prosperity for everyone in Iraq, the Islam that will be built is His rise and the inspiration of the Abbasids, Baytul Hikma and the prophet of Islam, Prophet Muhammad. The Migration of our Great Prophet to Medina and Mecca brought order to the region, brought the administration to a civilized point and became the pioneer and leader of the rise of Islam and Islamic Civilization. Leaders to be taken as examples. There are also periods in our history…
By starting a new era of civilization, we can walk towards glorious days again. There should be no poverty in wealth, the wounds of tragedies should be healed, the pluralistic structure should be accepted, happiness should come to unhappy people and the beauty of Baghdad. That’s why I chose the title like this: Rich, Cultured, but Joyless Beauty: Baghdad
For the happiness and wealth of the people, there are values both above and below ground. What is necessary is to develop management policies and visions that will transform these values into material wealth. Science should be the basis. I invited the President of the Conference, Dr. Riza Es-Musavi, to the 4th International Congress on Management of Organizations. ,To explain Baytul Hikma…He said he would join…
We visited the Turkmen House with Assoc. Prof. Yıldız. They keep the Turkmen culture alive, they have a library, it is quite comprehensive, it is coordinated by a retired Turkmen Professor from Baghdad University. Tahsin Hüseyin Dedeoğlu, retired President of the House from Public Administration, spends his time in the House and deals with the problems of every Turkmen. The Turkmen House is also like Baghdad; They are hopeful but sincerely feel the pain of the past… Atatürk’s image on the walls His beautiful words are hanging and written: How happy is the one who says he is a Turk… Besides, there are pictures of Turkmen Presidents and pictures of martyred Turkmen leaders who lost their lives. These give a sad atmosphere to the House… Genetic sufferings are also alive in the Turkmen House, in short… I will also write an article about the Turkmen House. That’s enough for this article…
At the end of the trip day, Assoc. Prof. Yıldız Sadettin and his precious husband Nefi Bey invited us to dinner, and their 3 sons also attended… Excellent Baghdad food was served. Mehmet, Abdül Rahman and Yusuf are higher education students. More precisely, Mehmet is a Civil Engineer, Abdul Rahman is studying Veterinary Medicine, the youngest Yusuf is studying veterinary medicine. He will study architecture. I said Arel’s architecture department is very qualified, I suggested Yusuf to be a student with us. ,I think he will come.. Children are very cultured, they respect their parents…They have a high sense of being Turkish and awareness. They are 3 generations of university students, so all three of our siblings will be intellectual individuals…They support Istanbul football clubs…When I said I support the National Team, they smiled…
We had an intellectual conversation with Rabee A. Saleh Hodja, a lecturer from the Department of Languages at Baghdad University, and he saw me off to the airport, thank them sincerely. They will work together with Yıldız Hodja at our congress…
The four-day visit to Baghdad was meaningful. We will continue our contact with the lecturers we met, and we will meet at events in Turkey and Iraq. Thank you to the friends who invited me.
  Prof. Dr. Ali Akdemir, Arel Üniversitesi Öğretim Üyesi
[email protected]

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum