Yaz dedi yine kalem, Allah Bizimle Barış Yapmak İstiyor. Biz İse Zatının Güç ve Kuvvetının Karsında Meydan okuyoruz,Ne Cesuruz. Allahımız Kuranı Kerimde, İnsan denen varlık olan bizlerle,son bir kez barış yapmak istiyor. Ne mutlu O kimselere.Güç ve Kuvvetin yegane sahibi olan Allahın (c.c) barış davetine,barış cagrısına, kulak verip,icabet eden kullarına. Allah, davet ettiği bu Barış cagrısı ile,Kendisinin İLAHLIGI dışında, İLAHLIK iddasında bulunup,O sahte İLAHLARA tabi olanlar ile ortaya cıkan şavaştan, Allah,Kendisinin hükmü altında olan,Kendisin İlahlıgını tanıyan ve Allahın İLAHLIGINI tanımayanların,yarın İLAHİ MAHKEMEDE durac olacaları,karsılasacakları SAVAŞ MAHKEMESİNİN sonuclarını bizlere Kuranı azimi şanda ne kadar net anlatmışta,bunu her gönül anlamıyor demekki, Bu mahkeme sonucunda kulun taraf oldugu,kimin tabiyeti altına,Misafir olarak geldiği dunya denen misafırhanede,misafırlıklik surecınde ev sahibinin kuralları cercevesinde,yaşayıp yaşamadıgı sonucuna göre,misafıre mukafat olarak Ya Cennet,Ya da Cehennem ile mukafatlandıracaktır. Aynı sosyal yaşamımızda, BİR MİSAFIRİN,MİSAFIRLIKTE, Misafırn uyması gereken kurallar cercevesinde bulunup,bulunmaması misali.. Dunya hayatının sosyal yaşamı içerinde bile,adab vardır.misafır bu adaba baglı olarak misafır oldugu yerde bir mühted konaklar misafır olur,O adaba baglı kalmaz ise ev sahibi ile arasında sorun cıkmayacak diye bır kural vardır ki,Misafırın,misafır oldugu yerin sahibinin musadesi kadar hürdür. Misafır ben hürüm diyerek,o yerde dilediği gibi yaşayamaz. Misafırlıkte vvde ev sahibinin gösterdiği yere oturulmalıdır. Ev sahibinin hoşlanmayacağı söz ve davranışlardan kaçınılmalıdır. Ev sahibinden izin alınmadan ev içinde başka odalara girilmemelidir.Kısaca ev sahibi,misafırın üstünde,onun tüm hal,hareket ve davranışları üzerinde hakimdir.Aynı dünya hanesinde misafır olarak gelen insanoglunun dunyanın sahibinin kuralları cercevesinde yaşaması gibi bir durumdur. Dunya, Cennet Mekan Ustadın dediği misal; "Dünya bir misafirhanedir. İnsan ise onda az duracaktır ve vazifesi çok bir misafirdir ve kısa bir ömürde hayat-ı ebediyeye lazım olan levazımatı tedarik etmekle mükelleftir."Misafır bulundugu yerde,var olma sebebinin,kendi evine dondugunde,kendi evinde kendisine lazım olanı tedarik eetmek üzere oldugunun gercegını unutursa,misafırlıkte,ev sahibin zenginliginin,sadece misafır oldugu zaman bu nımetten yararlanabilecegını unutupta kendi evinde ne yiyecegını unutması misali,orada ac kalacaktır. Öyle ise, onu yapan Mihmandar-ı Kerîmin izni dairesinde ye, iç, şükret. Kanunu dairesinde işle, hareket et. Sonra arkana bakma, çık, git. Herzekârâne, fuzulî bir surette karışma. Senden ayrılan ve sana ait olmayan şeylerle mânâsız uğraşma ve geçici işlerine bağlanıp boğulma” gibi zahir hakikatlerle, dünyanın iç yüzündeki esrarı gösterip dünyadan mufarakati gayet hafifleştirir, belki hüşyar olanlara sevdirir ve rahmetinin herşeyde ve her şe’ninde bir izi bulunduğunu gösterir. Ey insan, Sahibi oldugum dunyada, misafırimsin, misafır olarak uyman gereken adap üzere,ister yaşarsın,ister yaşamazsın bu noktada hürsünüz diyor sahibi mutlak. O yuzden Dunyayı bir beşik gibi yaratmadı mı diye,misafıre uyarıda bulunuyor,sakın seni altatmasın,bir muddet oyalanacak ve gideceksin.Ona göre diye Bu cagrının,bu misafırliğin olmazsa olmazı,kırmızı cızgısi olan, Allah katında,Allahın kanunu olan (dinini) teslim oldugunun,alemeti olarak,Allahın değer verdiğine deger vermek,Allahın razı olmadıgı hiç bir tavır işlemeyecegine,bu şekilde Allaha baglı kalmak suretiyle, Nisa suresi 13 ayeti '' İşte bunlar Allah’ın belirlediği sınırlardır. Kim Allah’a ve Peygamberi’ne itaat ederse Allah onu, içinde ebedî kalmak üzere altlarından ırmaklar akan cennetlere yerleştirir. İşte en büyük başarı ve kurtuluş budur.Hükmü ile barısın şartlarını kabul etmek şartını koymuş, Allahın barış (islam) şartlarına uymayanlar içinde Allah bu barış cagrısına karsı teslim olmayanların, akibetinin ne olacagıda Kuran vasıtası ile bızlere bildirmiş ve peygamberi vasıtası ile kainata duyurmuştur. Rasulu Hz.Muhammed (s.a.v) vasıtası ile yaptıgı duyuruda Allahu Taale ap acık diyor ki,Hodri Meydan.Benim barış cagrıma kulaklarını tıkayan,duymamazlıktan gelen,cagrıma icabet etmeyenler için, siz zaten ölümlüsünüz,ben ise Ölümsüz,ya bana tabi olacaksınız yada siz bilirsınız. Benımle baş edebilecek,güvendiğiniz ne varsa ise söyleyın onlara HODRİ MEYDANNNNN Enbıya suresinde acıklamış bu durumu 66, 67. “O halde, ” dedi, Allah'tan başka, size ne fayda ne de zarar veremeyecek şeylere mi tapıyorsunuz! Yuh size de Allah'tan başka o taptıklarınıza da! Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ” Sebe suresindede.22 ayette:İlâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah'a ortak koşan müşriklere: “Allah'ın dışında, kulları durumundaki varlıkları İlah edilinen,(Allahı dunya işlerine karıstırmayıp,Allahın yönetim hakkının ,kendileri gibi kul olan yoneticilerin kanun ve yasakları cercevesinde yeryuzunde en iyi insanları ben yönetırım,benim ortaya koydugum kanunlar,yasalar,en iyisidir diyerek tanrılaşmış olan ne varsa,Allah cagırın onları, benim ilahlıgım karsısındaa,ilah kabul ettiğiniz şeyleri çağırın, dua edin bakalım, size faydaları dokunacak mı? Onlar göklerde ve yerde zerre ağırlığınca bir şeye sahip değiller, o kadarcık bir şeye güçleri de yetmez. Onların göklerde ve yerde ortaklıkları da yok. Onlardan, aslî düzeni sağlamada Allah'a yardım eden biri de yok.” de.Aman Allahım bu meydan okuma,sadece Zatına munhasır Bir Hükümranın hakimiyetidir. Akıllanmayacaksınız benim güçüm karsısında derken,insanın akletmetten uzak kaldıgının gerceginide acıklamış. Tabiirde hata olmaz ise ,Ormanda gezerken bir sivri sinegi gören insanın,sivrisinegin file meydan okumasını görse,bu olayın karsısında, nsan sivri sinege ne demiştir sizce.Ben olsam; otur,oturdugun,yerde,....... yeme derim,kimsinki,cürmün ne, Allah katında din,(kanun,yasa) ancak İslam (Allaha teslim) dinidir. Kendilerine kitap verilenler,uyarılanlar,kendilerine son din olarak kemale erdırdıgım,Kuran ile acıkladıgım halde, bunu adam akıllı bildikten sonra ,haberleri olduktan sonra,aralarındaki azgınlık ve haddini aşma yüzünden ihtilafa düştüler ve kim Allah'ın ayetlerine inanmazsa itaat etmezler ve kabul etmezlerse,bilsin ki Allah, pek tez hesap görür. Hiç şüphesiz, Allah katında (tek ve gerçek) din İslam'dır. Yine makalemize,Türkcemize,arapcadan girmiş olan Din ve İslam kelimelerinin tam Türkce karsılı ile İlahi hükümde bizlere Allah (c.c) ne diyor. Din=Yasa,Kanun.Kur'ân-ı Kerîm'de din kelimesi hem ulûhiyyeti hem de ubudiyyeti ifade etmektedir. Buna göre din, hâlik ve mâbud olan Allah'a nisbetle “hâkim olma, itaat altına alma, hesaba çekme, ceza-mükâfat verme”; mahlûk ve âbid olan kula nisbetle “boyun eğme, aczini anlama, teslim olma, İslam=İslam, "teslimiyet" anlamına gelirken, Müslüman da "teslim olan" anlamına gelir. Burada teslim olunan, tek Tanrı olduğu kabul edilen Allah'tır. Sözlükte "kurtuluşa ermek, boyun eğmek, teslim olmak, barış yapmak" Allah katında din İslamdır ayeti ile Allah bizlerden kendisine teslim olmuş bır vazıyette,barışa,kulluga cagırmakta,O yüzden Fatihada deriz ya,Biz ancak sana kulluk eder,ancak senden yarım dileriz,İbadete layık olan Allahımıza hamd olsun,Allah bu barış ile teslim olan kullarına diyorkı,Üzülmeyin yegse kapılmayın, Ben ALLAHINIZ olarak sizinleyim.Vesselammmmm Kardeşiniz Adnan Albayrak Şimşek.
FACEBOOK YORUMLAR