Hain Ahmed Doğan: Bulgaristan'ın Politik Manevra Oyuncusu
Türkiye'nin ve Bulgaristan'ın yakın siyasi tarihine bakıldığında, tarihsel ve ideolojik çatışmalar, toplumsal bölünmeler ve derin devletin etkisi her zaman önemli bir yer tutmuştur.
Bu karmaşık yapının içindeki en dikkat çekici figürlerden biri de hiç şüphesiz Ahmed Doğan’dır.
Doğan, halkın gözünde, bir yandan Bulgaristan Türklerinin haklarını savunmaya çalışan bir lider olarak görülse de, ardında bıraktığı izler, onun çok daha karanlık bir figür olduğunu ortaya koymaktadır. Bugün, bu yazıda, “hain” olarak nitelendirilebilecek yönlerine odaklanmak istiyorum.
Ahmed Doğan’ın kariyerine başladığı yıllarda, Bulgaristan’daki siyasi atmosfer çok farklıydı. 1989 yılında Doğan, o dönemdeki komünist rejimden sözde hapisten çıktı. Ancak, 1990’larda Bulgaristan’da yaşanan dönüşüm, onun siyasi kariyerinin şekillenmesinde önemli bir rol oynadı. Özellikle eski komünist rejimden kalma siyasi figürlerle bağlantıları, onun ilerleyen yıllarda Bulgaristan’ın politik sahnesinde nasıl etkin bir oyuncu haline geldiğini anlamamıza yardımcı oluyor.
Eski Komünistler ve Derin Devlet Bağlantıları
Doğan’ın siyasi hareketlerinin arkasındaki güç, sadece halkın içinde bulunduğu duygusal atmosfer ya da demokratikleşme arayışından ibaret değildi. Aksine, daha derin bir yapının – eski komünist rejimin gizli servislerinin, yani Devlet Güvenlik (DS) ajanlarının – etkisi vardı.
1990'ların başında, Bulgaristan Türklerinin hakları adına sesini yükselten bir figür olarak ortaya çıkan Doğan, aynı zamanda bu derin yapının önemli bir parçasıydı. Hatta 1991’de kurulan Hak ve Özgürlükler Hareketi (DPS), bu derin yapılar tarafından şekillendirilen bir siyasi oluşumdu.
Bulgaristan’ın devrimci dönüşüm sürecinde eski komünistlerin ve DS ajanlarının etkisi büyük olmuştur. Doğan, bu güç odaklarının Türklerini kendi siyasi çıkarları için nasıl manipüle ettiğini çok iyi bilmekteydi. Doğan, sadece bir halk lideri değil, aynı zamanda bu manipülasyonları kendi lehine kullanarak bir siyasi imparatorluk inşa etmeye çalışan bir figür haline gelmiştir.
Siyasi Manipülasyon ve DS Ajanlarının Gücü
Bulgaristan'da 1990'ların başındaki siyasi istikrarsızlık, DS ajanlarının etkisini artırdı ve Doğan, bu güç odaklarıyla kurduğu ilişkilerle kendisini güçlendirdi. Özellikle 1997 krizine kadar, Doğan’ın çevresindeki isimlerin, eski DS ajanlarıyla doğrudan bağlantılı olduğu ve onları partinin içinde önemli pozisyonlara getirdiği görülmektedir. Bu, aslında Doğan’ın dışarıdan bir güç tarafından şekillendirilen bir lider olduğunu ortaya koymaktadır.
1991’de, dönemin Başbakanı Lukanov’un etkisiyle kurulan DPS sadece Bulgaristan Türklerinin siyasi temsilini sağlamayı amaçlamıyor, aynı zamanda eski komünist yapılar tarafından da yönetiliyordu. Lukanov’un DPS’yi oluşturma sürecindeki rolü, Doğan’ın sadece bir kukla olmadığını, aslında bu derin yapının bir temsilcisi olduğunu gösteriyor. Bu noktada, Doğan’ın halkla kurduğu bağın, gerçekte ne kadar samimi olduğunu sorgulamak gerekmektedir.
Hainlik ve Çifte Oyun
Doğan’ın siyasi kariyerindeki en dikkat çekici özelliği, sürekli bir çifte oyun oynamasıdır. Bir yanda, Bulgaristan Türklerinin haklarını savunduğunu iddia ederken, diğer yanda eski komünistlerin ve derin komünist devletin çıkarlarını gözetmiştir.
1990’larda DPS’nin hükümete girmemesi, bu çifte oyunun ilk göstergelerindendi. Doğan, adeta bir pazarlık stratejisiyle, daha sonra büyük bir güç kazanmak için bekledi.
1997 yılında Ivan Kostov’un hükümeti kurmasına kadar geçen süreçte, Doğan’ın arka planda kalan politikaları ve stratejileri, Bulgaristan’daki istikrarsızlıktan faydalanarak, kendi egemenliğini inşa etmeyi hedefliyordu.
1997 sonrası, Doğan’ın etkisi, hem Türkiye’de hem de Bulgaristan’da daha çok hissedilmeye başlandı.
Ancak bu süreçte, Doğan’ın, eski komünist güçlerle kurduğu bağlar ve DS ajanlarının gücünden nasıl faydalandığı da açığa çıkmıştır. Kostov’un trafik polisi gibi bir yapıyı ülkenin laneti olarak tanımlaması, aslında Doğan’ın DPS’yi dolaylı Türkleri kontrol etme stratejisinin ne kadar derinlemesine işlendiğini gösteriyor.
35 Yıl Süren Bir Aldatma
Ahmed Doğan, 35 yıl boyunca Bulgar halkını, özellikle Bulgaristan Türklerini kandırmıştır. DPS, başlangıçta bir özgürlük ve hak mücadelesi hareketi gibi görünse de, zamanla Doğan’ın çıkarlarını koruyan bir siyasi oluşuma dönüşmüştür.
Halkın gözünde bir kahraman, bir lider olarak şekillenen Doğan, gerçekte ise bir kukla muhbir olarak, dışarıdan bir komünist derin devletin çıkarlarını savunuyordu. Bulgar istihbaratının elemanı olarak halkı kandırmak, onun en tehlikeli yanıdır.
Ahmed Doğan’ın Karakteri: Derin Devletin Kuklası
Ahmed Doğan, Bulgaristan Türklerinin hakları için mücadele eden bir lider gibi görünse de, gerçekte uzun yıllar boyunca bir derin devlet projesinin parçası olmuştur. Onun siyasi kariyeri, halkı kandırarak iktidara gelme çabalarının bir örneğidir. Birçok kişi için "özgürlük savaşçısı" olarak bilinen Doğan, aslında Bulgaristan’ın tarihinde en büyük hainlerden biri olarak tarihe geçmiştir. Çünkü o, halkını ve kendi milletini, kişisel çıkarları uğruna satmaktan çekinmemiş, ülkesinin siyasi yapısını derinden sarsmış, tarihi yanlış yönlendirmiştir.
Strateji Uzmanı
Gazeteci Yazar
Gökalp Şentürk
FACEBOOK YORUMLAR