3. boğaz köprüsünün çinlilere satılacağı haberi medyaya düştüğü saatten itibaren, muhalif çevreler, işi provokasyona dökmeye.. ve Erdoğan, "üçüncü köprüyü çinlilere satıyor" diye, pis pis provakasyon kokan haberler yapmaya başladı bile..rnrnÖyleyse..rnBiraz geçmişe gidelim...rnVe şu anda 3. köprünün hukuki durumunu bi izah edelimde bu cahil tayfada durumun özünü öğrenmiş olsun...rnBakın arkadaşlar... rnTürkiye Cumhuriyetinin elinde Üçüncü köprüyü yaptırabilecek maddi kaynağı olmadığından dolayı, Bu köprüyü hiç para harcamadan yaptırabilmek için bir ihale açtı. bu ihale 2012 yılında yapıldı..Ve bu köprünün yapım işi, yap-işlet-devret yöntemiyle, başarılı bir italyan firması olan..Yani en azından 90 yıldır piyasada bu şekilde tanınan Astaldi..ve IC İçtaş’a verildi, bu ihaleye göre, bu 2 firma, 3 yıl içinde, köprünün inşaasını tamamlayıp.10 yıl 3 ay boyunca, bu köprünün işletme hakkını kazanacak. Bu süre sonunda da köprü tamamen Ulaştırma Bakanlığı’na teslim edilecekti.rnNitekim... rnköprünün yapımı 3 yıl içinde tamamlandı. 26 Ağustos 2016 tarihinde köprünün açılışı yapıldı, o günden itibaren de bu iki şirketin 10 yıl 3 aylık işletme dönemi başlamış oldu. Bu 10 yıllık zaman zarfında Türkiye Cumhuriyeti'nin 3. köprü üzerinde hiçbir hukuki hakkı bulunmamakla birlikte. o köprünün kullanımı ve işletme stratejisi ile ilgili karar verme yetkisi bu 2 şirkete aittir. Dolayısıyla bu iki şirket, istedikleri vakit, işletme hakkını ticari kar gözeterek bir başka şirkete devredebilir.rnNihayetinde 10 yıllık sürenin dolumuna kadar, bu köprü bize değil. bu 2 şirkete aittir. ister satarlar...isterlerse de kendileri işletirler.. rnDolayısıyla köprüyü satacak olan Erdoğan değil, bu iki şirketin ta kendisidir. Fakat...bu köprüyü kim satın alırsa alsın. 10 yıl 3 aylık süre dolar dolmaz, bu köprü üzerinde En ufacık bir kullanım hakkı bulunmayacaktır, köprü tamamı ile Türkiye Cumhuriyeti'nin olacaktır Ve zaten bu sürenin dolmasına sadece 7 yıl kaldı. Buraya kadar her şey tamam...rnrnFakat bu saatten sonra bir takım ilginçlikler yaşanmaya başlıyor. rnİtalyanın hem içerde hemde dışarda Tam 90 yıldır tarih yazan, Dünyadaki tüm büyük projelere imza atan şirketi astaldi, Türkiye'deki maddi gidişat dolayısıyla maddi sıkıntı yaşadığını ileri sürerek,daha önce IC İçtaş’a hisselerinin bir kısmını satmış; köprü üzerindeki payını yüzde 36’dan yüzde 20’ye düşürmüştü. Şimdise astaldi, içinde bulunduğu maddi zorlukları bahane ederek geri kalan hisselerini. IC İçtaş ise, kendisine ait hisselerini ,Çin merkezli 6 otoyol şirketinin oluşturduğu bir konsorsiyuma 4 milyar 100 milyon lira karşılığında satacaklarını duyurdular..rnrnAyrıca yapılan anlaşma dahilinde bu konsorsiyumun, Üçüncü Boğaz Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu’nun % 51’ini. Avrasya Otoyol Yatırım ve İşletmesi hisselerinin de yüzde 51’ini satın alacağı açıklandı...rnrnAçık konuşayım.. ben bunların hiçbirine takılmıyorum. Asıl kafama takılan, astaldi şirketinin durumu.rnGeçtiğimiz yıl, 90 yıllık başarılı astaldi şirketi Roma'da mahkemeye başvurarak, konkordato ilan etti..Astaldi, bu konkordato talebine gerekçe olarak, Türkiye'yi son dönemde etkisi altına alan finansal ve politik gelişmelerden dolayı Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nde sahip olduğu hissenin satışının gecikmesini bu nedenle oluşan geçici dar boğazdan şirketi korumak adına konkordato talep ettiğini belirtti.rnrnAstaldi'nin resmi açıklamasında gerekçe olarak, "İtalya'da ve yurt dışındaki işlerin devam etmesini güvence altına almak.. ve şirket varlıklarının yanı sıra şirket paydaşlarının çıkarlarını korumak" olduğu gösterildi...rnrnİşin ilginç tarafı.. Astaldi için işler sadece Türkiye'de kötü gitmiyor. Astaldi'nin Kanada'da devam eden bir projede işçilerden kestiği sigorta paylarını gereken yerlere ödemediği enerji ünitesinin inşaatını zamanında bitiremediği ve inşa ettiği havalimanını kullanan PAL Havayolları ile de başının derde girdiği uluslararası medyaya yansıyanlar arasında. İyide büyük ölçekli işler alanında faaliyet gösteren en önemli firmalardan birisi olan, Dünyanın en iyi 100 ve Avrupa’nın en iyi 25 Yüklenici Firması arasında bulunan, İtalya ve İtalya dışında lider konumda olan.. dünyanın farklı kıtalarında..Ve farklı ülkelerinde mega proje taahhütleri altına girmiş bir şirket. 90 yılı aşkın bir süredir ekonomi dünyasında uluslararası bir aktör olan Astaldi'ye ne olduda. Bu durumlara kadar düştü...rnrnBir diğer. ayrıntı...rn2018de Eylül ayının başında üç kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, Fitch ve S&P'nin Astaldi'nin notunu aynı anda indirmiş olması da tesadüfmüydü acaba, değildi tabiki..rnrnBelliki Ya birileri, bu şirketi maddi açıdan Kötü duruma düşürerek ortak olduğu uluslararası projelerin hisselerini satın almaya çalışıyor. Ya da zaten bu şirket, şimdiye kadar Yahudi sermaye tarafından fonlanmak suretiyle, Kripto olarak uluslararası projelere dahil edildi.rnrnŞimdi de bu projelere ait hisseler,yahudi sermaye tarafından teker teker toplanarak,yahudiler bu projeleri ele geçiriyor. Bana bunu düşündüren şey nedir derseniz, Çine göç eden Yahudi sermayedir.rnrnÇinlilerin Önümüzdeki yüzyılda paraya ve dünyaya hükmedecek olan süper güçlerden biri olduğu gerçeğidir. Çinlilerin, daha Türkiye'deki bu proje başlar başlamaz. Bu projeyi satın almak için sergiledikleri iştahlı tavırlarıdır Ve nihayetinde üçüncü köprünün hisselerinin çinli bir konsorsiyuma satılacağı gerçeğidir. Açıkçası.. Bu hisseleri kim satın alırsa alsın, beni hiç rahatsız etmezdi. Fakat Çin'in satın alacak olması beni ziyadesiyle rahatsız etti.rnrnTabiiki bizim Türkiye Cumhuriyeti olarak şu anda buna müdahale etme gibi bir şansımız yok. Çünkü bu hisselerin kullanım hakları, Önümüzdeki 7 yıl daha astaldiye ve IC içtaşa aittir. Bunu ne Erdoğan engelleyebilir. Nede Erdoğan'ın yerine geçebilecek herhangi biri engelleyebilir. Nihayetinde bu hak, hukuki açıdan kazanılmış bir haktır ve bu hak bu iki şirket tarafından istedikleri gibi kullanılacaktır...rnrnŞimdilerde piyasada, sadece mevcut iktidara muhalefet olmak için "3. köprü çokmu gerekliydi. Erdoğan 3. köprüyü çinlilere satıyor" diyenler türedi, eğerki bu insanların mantığı ile bakacak olursak,Süleyman demirel Boğaziçi köprüsünü. Özal ise Fatih sultan mehmet köprüsünü satmıştır. Nitekim.. Bu iki köprüde yap işlet devret yöntemiyle inşaa edilmiş. Köprülerin yapımı ingiliz ve japon şirketlere teslim edilmiş. köprüler yapıldıktan sonra çoook uzun yıllar, yabancı konsorsiyomların ellerinde bulunmuştur. Fakat nihayetinde. bu iki köprüyüde hiçkimse omuzlayıp götürmemiş. Köprüler bize kalmıştır Ve yıllardır halkımıza hizmet vermektedir. Bu iki köprününde yapımından sonra trafik yoğunluğu yaşanmamış fakat takip eden yıllarda, bu köprüler dahi artan nüfusa, yetmemeye başlamıştır...rnrnAdalet Partisi 1967 yılında. Özalın partisi 1986 yılında "Amaaan ne gerek var. Zaten taşıt yoğunluğuda yok. Buradan kimse geçmez" deyip..bu köprüleri yaptırmamış olsaydı. Vay halimizeydi...rnSiyasileri. görevleri bugünü düşünmek değildir. 30 yıl sonrasını hesap edip. Ona göre projeler inşaa etmektir. Erdoğanda bugün inşaa ettiği tüm projeleri bu mantıkla yaptırıyor. 30 değil. 130 yıl sonrasını düşünerek hareket ediyor.rnSabır...Az daha sabır..Pek yakında Hak gelecek..Batıl zail olacaktır..rnŞenay Tek
FACEBOOK YORUMLAR