Ülke Postası

Ülke Postası

Araştırmacı Yazar
[email protected]

İDAMI GETİREMİYORSAK, YERİNDE İTLAF YASASINI GETİRELİM..!

24 Mart 2018 - 10:43 - Güncelleme: 01 Eylül 2018 - 21:40

1324 yılında kurulan Yeniçeri Ocağı 1658 yılından itibaren tüm önemini kaybetmiş ve bir ayaklanma yuvası haline gelmişti. Sürekli ayaklanan Yeniçeriler istemedikleri padişahları ve devlet adamlarını indiriyor, hatta öldürüyorlardı.rn rnrnAskerlere yakışmayan davranışlar içine giren sarhoş Yeniçeriler, zaman zaman halkın canına ve malına zarar vermeye başlamışlardı. halka ve devlete hizmet için kurulmuş bir kurum, ince bir kurt gibi devletin iliğini kemiğini kemirmeye devam ediyordu, bütün padişahlar bunun farkında olmasına rağmen, yeniçerilerin ellerine verilen askeri mühimmattan dolayı, kimse yeniçeriye sesini çıkartamıyordu. Devletten istediğini alamayan ve gizli güçlerin etkisi altına giren yeni çeri ağaları, istedikleri gibi at koşturuyor, yönetim getirip, yönetim yıkıyordu..rnrnBize yıllarca tarih kitaplarında Gavur Mahmut diye tanıtılan Sultan II. Mahmut, Yeniçeri ocağına karşı birtakım tedbirler almaya başladı. Yeniçerilerin, Avrupa orduları gibi eğitilmeleri gerektiğini düşünüyordu, bu amaçla "eşkinci" adlı yeni bir askeri örgüt kurulmasını emretti. Bu yeni eğitimi istemeyen Yeniçeriler, At meydanında toplanıp, gösteri yaparak ayaklandılar. Babıali’ye (bugünkü merkez bankasına ) saldırarak altı bin kese para aldılar.rnrnSadrazam Selim Paşa, vezirleri, din adamlarını, humbaracı, lağımcı, topçu ve donanma mürettebatını topladı, sancağı çıkartarak ocakla savaşılacağını bildirdi. Devlet memurları İstanbul sokaklarında dolaşarak halkı sancak altında toplamaya başladı. Bunun üzerine Yeniçeri tellalları, ocak severleri ayaklanmaya çağırdı. Hazırlıklarını tamamlayan sadrazam, Sultan Ahmet Camii’ni karargah yaparak halka silah dağıttı. Beyazıt ve Divan yolunu tutan yeniçeriler, çarpışma başlayınca At meydanına çekildiler ve kapıyı kapattılar, bu arada yeniçerilerin bir kısmı da deniz yoluyla kartal ormanlarına kaçtılar. Sadrazam Selim Paşa meydan kışlasını çevirerek top ateşine tutturdu. Ateş sonucunda meydan kapısının bir kanadı kırıldı. Kapının öbür kanadını da kıran halk, Yeniçerilerin üzerine saldırdı. Yeniçeriler kışla ve tekkeye sığındılar. Top ateşi sonrasında kışla birkaç saatte, içindeki yeniçerilerle birlikte yakılıp yıkıldı.rnrnEle geçirilen elebaşları sadrazam tarafından yargılanarak boğduruldu ve cesetleri Sultan Ahmet Meydanı’ndaki Çınar altına gömüldü, Kartal Ormanlarına kaçan yeni çerilere ise çıkıp teslim olmaları konusunda telkinde bulunuldu, fakat yeniçerilerin teslim olmayacağını anlayan ikinci Mahmut, ormanın tamamının yakılmasını emretti, dört bir tarafından ateşe verilen orman içindeki yeniçeriler le birlikte çatır çatır yakıldı.rnrnBu olayların sonucunda 6.000 kişi öldürüldü, 20.000 kişi de sürgüne gönderildi. II. Mahmut daha sonra Yeniçeri Ocağı’nın kaldırıldığını, bir fermanla halka bildirdi.ve yerine Asakiri Mensurei Muhammediye adli yeni bir ordu kurdu, bu olayda şerden hayır hasil olduğu için, tarihçiler bu olaya VAKIAİ HAYRIYE adını vermiştir.rn rnrnİkinci Mahmut’un bu İmparatorluğa çok büyük hizmetleri dokunmuştur, ama en büyük hizmeti yeni çeriyi ortadan kaldırmasıdır. Düşünsenize satılık yeniçeri askerleriyle kurtuluş savaşına giren Osmanlının durumu nice olurdu. Allah muhafaza...rnrnŞimdi gelelim bunu neden anlattığıma, olayın gidişatını seyrettiğinizde şu anki zamanla çok çok benzerliklerin olduğunu ve tarihin tekerrür ettiğini göreceksiniz, ben bu olayı birebir 15 temmuz ayaklanmasıyla aynı görüyorum, tek fark, sultan Mahmut suçluların kökünü kazırken, biz suçluları hala besliyoruz. Çünkü içimizde insan hakları diye çığırtkanlık yapan ve bizim bütün devlet sırlarımızı Avrupa’ya taşıyan KADROLU HAİNLERİMİZ var.rnrnEmin olun dun sultan Mahmut’a gavur Mahmut diyenler, bugün Erdoğan'a DİKTATÖR yakıştırması yapanların dedeleridir. O gün sultan Mahmut’a gavur Mahmut diyenler asırı dini hassasiyeti olanları sultan Mahmut’a karşı tavır aldırtmayı hedeflerken, bugün Erdoğan’a DİKTATÖR diyerek insani değerleri çok fazla öne çıkararak, insan hakları ve özgürlükleri üzerinden onu hedefe koymayı ve devirmeyi hedeflemiştir..rn rnrnGelelim simdi asıl konu ya.rnrnFETODAN YARGILANANLARIN HİÇBİRİNDE PİŞMANLIK EMARESİ OLMADIĞI GİBİ, HEPSİ HALA İNTİKAM HAYALLERİ KURUYOR. Bunu halk olarak biz zaten gözlemlemiştik. Ama Geçtiğimiz günlerde Gaziantep milletvekili Şamil Tayyar katıldığı bir televizyon programında;rn"Gaziantep'te çok ciddi FETÖ borsası var. Milyon dolarlar dönüyor. Ben bunu söylüyorum. Evet. itirafçı adı altında iş adamlarını serbest bırakıyorlar...rnrnTürkiye'nin birçok yerinde var bu. Ben milletvekiliyim her konuşmam suç duyurusudur. Bununla ilgili daha bugün suç duyurusunda bulundum, Cumhurbaşkanımızın etrafı kuşatma altında…rnBen milletvekili olarak Cumhurbaşkanı'na çok özel bir kayıt götürdüm, izledi, çıldırdı. Böyle bir şey nasıl olur diye. Oysa benim o kaydı bir yıl içerisinde göndermediğim danışmanı yoktu, izletmemişler Cumhurbaşkanımıza. Onlar hâlâ ordalar. Sıkıntı büyük.” rn rnrnOrdu içerisinde örgüt yöneticisi imamlarla ankesörlü telefon üzerinden emir ve talimat alan subayların olduğu biliniyor. Dikkat ederseniz bu kapsamda 600 kişi gözaltına alındı. Bunların da 134'ü itirafçı oldu. Fetö borsasından dolayı tüm Türkiye endişe içerisinde. Eğer Reisin üzerinde titizlikte durduğu bu Fetö soruşturmaları bu tür su istimal ve borsa üzerinden sulandırılıyorsa, korkarım bizim Fetö ile olan mücadelemiz boşa gideceği gibi, itirafçı adı altında büyük paralar karşılığında serbest bırakılan Fetoşlar gün gelir, bu devleti ele geçirirler.rnrnHiçbir zaman Fetö soruşturmalarının adil yürütüldüğüne inanmadım. Reisin de inanmadığı çok çok aşikar" diye açıklama yaptı. Bu konunun birinci ağızdan Tastiklenmiş olması önemlidir. Ayrıca Fethullah Gülen'in suikast emri veren yeni bir konuşma yapması. Yurt içinde yakalanan fetö mensuplarının üzerinden yeni darbe ve suikast planlarının çıkması. Feto örgütü elemanlarının gerek ev gerekse gizli yerlerde yaptıkları toplantılarının hala hiç ara vermeden devam ediyor olması. Bunlar devletimizin fetö konusunda rehavet üzere hareket ettiğinin göstergesidir.rn rnrnİdamın şu anda getirilemeyeceğinin farkındayız, lakin Şayet devlet yurt dışında fetöculara yönelik birkaç tanede olsa suikast eylemleri yapmış olsaydı, bugün hiçbir fetö elemanı bu denli rahat olmazdı. Fetöcülere acıyıp onlara merhamet etmek, Bu ülkeye ve bu Vatana yapılacak en büyük ihanettir. Yok etmezsen yok olmaya mahkum olursun. Bu manada çok pasif davranıyoruz çok. Suç üstünde yakalanan, vatan hainliği yaparken yakalanan gerek askeri kanadın, gerekse sivil halkın, yakalandıkları an yerinde itlafına izin veren yaptırımlar getirilmelidir. Antalya’da lağım çukurunda yakalanan fetocular, bu devletin onurlu ordusuna leke sürmüştür. Bırakın bunları yargılamayı yakalandıkları yer zaten lağım çukuru.rnrnMilletin silahını milletin kafasına dayamakta ne oluyor, acilen yerinde itlaf kanunları devreye sokulmalı, yoksa bu itler ilk fırsatta bu halkı yerin dibine sokacak. Biz Avrupa değiliz, Avrupa kanunlarıyla yönetilemeyiz, bizim her devirde devletine silah sikan, devlet sırlarını beş kuruşa satabilen, mutlu olmamıza engel satılık vatan hainlerimiz var. Eğer ki kitap sana uymuyorsa.. Sen işleri Kitabına uyduracaksın... Kural bu olmalırnrnBenden söylemesi..!rnrn 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum